Felsefemiz, problemlerin kaynağından uzaklaşmadan, sorunun temeline yabancılaşmadan çözümler sunmaktır.
Halktan, vatandaştan, müşteriden kopmadan…
Onu daima anlayarak, yeni çözümler sunmak…
Olaylardan, insanlardan, tarihten ve gelecekten, bilimden ve sanattan ayrılmadan yenilikler üretmek…
Büyük laflar etmeden çalışmak… Ama mutlaka çalışmak… Sürekli çalışmak…
Müşterilerimizin, paydaşlarımızın izlemeye vakit bulamadıkları filmleri izlemek…
Okuyamadıkları kitapları okumak… Gidemedikleri konserlere gitmek…
Sergileri, açılışları takip etmek… ve sürekli aramak, araştırmak, konuşmak, çoğaltmak, paylaşmak…

“Port Akademi”deki her çalışanın, her eğitmenin, her danışmanın, her araştırmacının, her reklamcının, her analistin ortak noktası budur.
İşimizi daha iyi, daha faydalı yapmak için “işbirliği” yaparız…
İşimizi önemseriz, severiz…
İşimizi para kazanmak için yapmayız…
Önce müşterimizin kazanmasını isteriz…
O kazanırsa biz de kazanırız. Bunu biliriz…
Buna sinerji deriz, bereket deriz…
.

Biz şöyle düşünüyoruz:
İnsanı anlamadan…
Dönemi anlamadan…
Tarihi anlamadan…
Kısacası, birçok şeyi anlamadan…
Yine bir insan olan müşteriyi anlamadan olmaz.

Uzmanlarımız yönetiminde, tamamı yetkin, donanımlı, neşeli, sevecen, hepsinden önemlisi Türkiye’nin geleceğine inanan çalışma arkadaşlarımızla yürütülen eğitim, iletişim, danışmanlık ve araştırma faaliyetleri kapsamında bugüne dek binlerce kişiye eğitim verdik.

Hayır…
Birlikte öğrendik…
Birlikte aradık, araştırdık, bulduk ve kabullendik…
Nasıl mı düşünüyoruz?
Başarmayı amaçlamıyoruz biz.
Başarmayı seviyoruz.
BİZ “Port Akademi”yiz.

BİZ, Uzmanlık Alanlarımızı dört başlık altında topladık;
Eğitim
İletişim
Danışmanlık
Sosyo-Ekonomik Araştırmalar

Bu başlıklarda çalışan o kadar çok firma var ki…
Bu başlıklar altındaki cümleler artık o kadar yaygın ki…
Neredeyse artık herkes NLP uzmanı, herkes İletişimci, herkes Danışman…
BİZ farklıyız!

“Port Akademi”de, uzmanlarımız, öncelikle, insana inanıyor… Kurum ve kuruluşlardaki insan kaynaklarının, gelişen teknolojiler ve paradigmalar karşısında her an güncellenen bilgi, beceri ve tutumlarla donatılması sürecini planlıyor ve yönetiyor…

Ülke, bölge, kurum, işyeri ve kişi… Hiç fark etmiyor… Bütün deneyimlerimiz bize gösterdi ki, bilgi eksikliği, görgü eksikliği, formasyon, motivasyon vs… tamamlanabilir…
Önce iletişim eksik…
Temel değerler oluşturmak, o değerleri, kalite çemberleri şeklinde yaymak ve yaygınlaştırmak gerek…
Biz, bunu başarıyoruz…
Yönetişim teknikleri uygularken beden dilini, etkin dinleme teknikleri anlatırken teknolojiyi takip etmek gerektiğini, bir bütün olarak veriyoruz…
Ders vermiyoruz…
Hayatı, insanları, dünyayı birlikte anlıyor ve algılıyoruz…
Sonra? Sonra, eğitim ihtiyaçları belirleniyor… Kişi ve grup bazlı eğitim çözümleri üretiliyor…
Hizmet içi eğitim ve beceri kazandırma programları yürütülüyor…
Sonra, bir de bakıyoruz ki, tahmin bile edemediğimiz kadar gelişmiş, ilerlemişiz…

Eğitim veriyoruz, doğru, fakat önce iletişim kuruyoruz… Danışmanlık yaptığımız alanlarda, müşterimiz kadar çalışıyoruz… Araştırmalar yapıyoruz. Çünkü bilgiye inanıyoruz… Kendi bünyesinde Türkologlarla Reklam Yazarlarını uyum içinde çalıştırmanın sırrı da burada işte. Herkesten önce “biz” öğreniyoruz…
Öğrenmekten onur duyuyoruz…